Thursday, August 17, 2006

ORTA SINIFIN BiRiNCi SINIF GOZYASLARI-2

Yeni (bin?)yil geldi, ramazan bayramini kendisine yol arkadasi yaparak. Butun bir yilin, yuzyilin, binyilin kirlerinden arinmak, dertlerinden, yuklerinden kurtulmak icin kosustuk alisveris tanrisinin tapinaklarina. Suratsiz kocalarin, mutsuz aile babalarinin, simarik veletlerin, kimi zaman huysuz kimi zaman gulec sevimli bebeklerin, guzel ya da cirkin ama her daim bakimli ve her zaman alimli hos kokulu kadinlarin, yuklu market arabalarinin, dolu alisveris cantalarinin ve hediye bakmanin getirdigi sIkIntInIn daha da daralttigi sIkIsIk koridorlarda hayatimiza anlam katmasini umdugumuz esyanin arasinda hic bir sey al(a)mayacak olsak da kutsal mekanlarini tavaf eden hacilarin gorev duygusu ve haci yagi kokulu buruk ic huzuru ile dolastik.', 'Minimum odemelerin maskeli zarafetinde teselli aramaya basladigimiz gunden beri odenen bedelin toplam agirligini hayatin hafifligine esitlemistik farkina varmadan. Birer silah gibi guven duyarak cebimizde tasidigimiz ve cuzdanlarimizi her acisimizda birer mucevher  edasiyla ve gururla sergiledigimiz plastik kartlarimizla aldigimiz esyanin bedelini oderken hayatin agirligi hafifliklerimizin toplaminda gizliydi belki de. Kapida nobet tutarak bizim guvenligimizi ve belki de kendi yoksullugunun surekliligini saglayan gorevlinin selamini da aldiklarimizin yanina koyarak evlerimize yollandik.

Minik ayaklarina buyuk gelen plastik cizmelerin, sirtinda kat kat el orgusu giysilerin, bakim derdinden kurtulmak icin kisacik kesilmis saclarin, burnunda sanki dogustan getirdigin sumuklerin, satman icin tutusturulmus ote berinin sigmadigi kucucuk ellerin ve onlara bakanlarin sucluluk duygusunu bir kat daha artiran cocuksu masumiyet ve huznun parladigi guzel gozlerinle sen karsimiza cikana kadar mutlu(mu)yduk. Ve eger seni gordugumuzde sucluluk duygusuyla bakislarimizi kacirip, caresizlikle basimizi omuzlarimiz arasina gomup uzaklasmak ya da eline biraz para tutusturmak yerine ellerimizdeki cantalar, torbalar, paketler ve kutularla birlikte  onlari aldigimiz yerlere geri kosabilsek; insanlara hayatlarindan hizla uzaklasan anlami ikame etmek icin aldiklari her esyanin aslinda o boslugu doldurmak yerine biraz daha buyuttugunu haykirabilsek; sonra, simarik veletlerin bir kac kez oynadiktan sonra sIkIlIp bir kenara atacaklari oyuncaklari, bir iki kez giyilidikten sonra gardroplarimizda yaslanmaya birakacagimiz giysileri, mutfak dolaplarimizi dolduran porselen tabak canaklara eslik etmek uzere aldigimiz diger tabak canaklari, pahali kokulari, etiketlerini gururla kiclarimizda tasidigimiz blucinleri, iclerinde cirkin ayaklarimizi gizledigimiz cesit cesit ayakkabiyi, gereksiz  aksesuarlari, biz evlerimize doldurdukca hayatin icini bosaltan butun o esyayi bir meydanda toplayip atese verebilseydik; ve o atesin golgesi sogugun dondurgu ve soldurdugu yanaklarina biraz renk dusurebilseydi eger, hayatimiz bir anlam kazanir, yuregimiz biraz huzur bulur muydu cocuk?

Biz her zaman yaptigimiz gibi ellerimizde plastik torbalar, uc-oda-bir-salon evlerimizin yolunu tuttuk.

Alper
7X1X2001

No comments: