Monday, August 21, 2006

GÜLÜMSE


Günün birinde yeni bir işyeri açmaya kalkarsam, benimle çalışan herkes önce gülümsemeyi bilenlerin arasından seçilecek. Ve sonra onlar problemlerin üzerinden gülümseyerek atlamayı öğrenecekler. Bütün kapıların üzerinde notlar olacak,kocaman: "GÜLÜMSE"

Güleryüzlü insanlar issiz kalmaz, aşksız kalmaz. Güleryüzlü insanlar essiz kalmaz, arkadassız kalmaz. ', 'Gülümse gülüm. Dikenlerin elbette var ve olmalı. Ama gül isen önce gülen yüzünü göster.

Çevrende güleryüzlü birini görsen sen de ona tebessüm ederdin delil mi? Elbette. Bunu, çevrendeki birine sormustum! Onun "elbette" deyişini duydun mu? İnsanlar hazır aslında gülümsemeye, kucaklaşmaya; bir kıvılcım bekliyorlar. Ama herkes bekliyor! Önce, rahat olmayı dene. Ben, bir karıs mesafeden, gözbebeklerinde kendi mimiklerimi ve tebessümümü görerek, bu tonda konuşuyorsam seninle; Gülümsemeni beklemeye hakkım var, değil mi? Kendini iyi hisset. Ve gülümse.....

Gülümseyen insanlarla mı yoksa gülümsemeyen insanlarla mı vaktini geçirmek isterdin? Isyerinde, verimin yükselir miydi? yüzüne baktığın herkes gülümsüyor olsaydı? Ve sokaktaki problemler insanlar gülümsediginde mi gülümsemediğinde mi daha kolay çözüme ulaşırdı? Kendini iyi hisset. Ve gülümse....

Gülümsediğinde kendini daha da iyi hissedeceksin.  Sen "farkını" göstermek istiyorsan sıradan insanlardan; gülümsemen yeter! . Gücün, düşünme şeklin ve olumlu yapın gözükecek gülümserken yüzünde. İnsanların içi yüzlerinden okunur. Ve içine göre değil, yüzüne göre davranılır sana! Farkını göster, herkes somurturken: "Kar hepimizin basına yagıyor ama ben gülümseyebiliyorum."

Ödül olmanın "ödülünü" sun kendine,insanlara tebessümünü sunarak. Ve bu onuru "yüzünde" tası,

Gülümse.

No comments: