Thursday, July 27, 2006

HİÇ BİR ŞEY BENİM DEĞİL

Benim olan bana ait gibi görünüyor. Halbuki ben daima benim olana aidim. Mülkiyeti tartışma götürmez biricik Şey `Benlik'' olması gerekir. Fakat işin derinliklerine inecek olursak, kimseye tabi olmayan, başlı başına, ayrı ve mutlak bir unsur nerede?. Görünsün ya da görünmesin,başkaları, iç ve dış alemimizi paylaşırlar. Kurtulmanın çaresi yoktur. Tam bir inzivada bile, dağın ancak bir zerresi, denizin bir damlası olduğumu dehşetle hissediyorum. Kafama ve etime ölülerin mirası hakim, düşüncem ölülere ve dirilere borçlu, hareket tarzım, irademe rağmen, tanımadığım ve aşağıladığım varlıkların etkisi altında.', 'Ne ki biliyorsam, başkalarından öğrendim. Her kullandığım Şey başkalarının eseridir. Satın mı aldım? Ne çıkar? İşçi, esnaf, sanatkar olmasa, `Robinson''dan daha çıplak kalırdım. Bir yere gitmek istesem, başkalarının yaptığı, ürettiği makinelere ihtiyacım var.

Benim meydana getiremediğim bir dille konuşmaya mecburum ve benden evvel gelmiş olanlar, haberim olmadan bana zevklerini, duygularını ve peşin hükümlerini kabul ettirmişler.

Benliğimi parça parça sökecek olsam, onda hep dışarıdan gelmiş parçalar ve kırıntılar buluyorum. Her birinin üzerine kaynak etiketi koyabilirim. Şu, annemden, bu ilk dostumdan, ötekisi şundan bundan bana geçmişti. Bütün bu aldıklarımın bir bilançosunu yapacak olsam, benliğim boş bir şekil, içinde tek gerçek şey bulunmayan bir kelimeden ibaret kalıyor.

Bir sınıfa, bir ırka, bir millete aidim ve ne yaparsam yapayım, kendi çizmediğim bu sınıflardan kurtulmayı başaramayacağım. Her fikir bir akisten, her hareket bir yinelemeden başka bir şey değil. İnsanlarıyanımdan kovabilirim, fakat çoğu tek başıma kaldığım halde, görünmeden, bende yaşamakta devam ediyor.

Uşaklarım varsa,onlara tahammül etmek, itaat etmek zorundayım; dostlarım varsa hoş görmeye, hizmet etmeye mecburum; paraya gelince, bakmak, çoğaltmak, korumak lazım.iktidar, kölelikle eşittir. Gerçekte hiçbir şey benim değil. Bir parça duyduğum zevki, artık mevcut olmayan veya ömrümde görmediğim insanların esinine borçluyum. Hal şu ki; ne aldığımı biliyorum, ne de verdiğimden haberim var.

Kimsenin doğurmadığı, benden başkasının katılmadığı, mutlak surette benim diyebileceğimi bağımsız ve gizli çekirdek nerede? Sahiden bir borç yığını, dev bir cüssenin esiri, bir zerreden gayrı bir şey değil miyim? Ve sahiden kendimizin zannettiğimiz biricik şey `benlik'' bütün öteki şeyler gibi, gururumuzun basit bir yansıması, bir kuruntusu değil midir?

1 comment:

Anonymous said...

Savaş bey,
sizi milliyetteki yazılarınızdan tanıyorum.
amanda ne guzel yazmışsınız elinize sağlık türünden yalama yorumları pek sevmemekle birlikte size de ne yazılır bilemiyorum..uzun zamandır araştırma kitapları dışında hiç bir şey okuyamıyordum..
yazılarınızı okudum valla bi solukta..
şunları bi kaç kitapta toplasanızda gözlerimiz bu kadar helak olmasa! bide milliyetteki yazılarınızı kopyalayıp maile falan atmak mumkun olmuyo. gönderdiğiniz bir mail grubunuz varsa lütfen beni de ekleyin..
selamlar
su karakuş
sukarakus@gmail.com