Wednesday, July 19, 2006

Buda Öğretileri

· Yaşamı boyunca aklını kullanan biri, ölümden bile korkmamalıdır.
· Her şey, nedenlerin ve koşulların rastlantısal kesişmesi sonucunda ortaya çıkar ve yok olur.
· Hiçbir şey, tamamıyla tek başına var olmaz; her şeyin başka her şeyle bağlantısı vardır.', '· İnsanın zihni kötülüklerden arınırsa, çevresi de kötülüklerden arınacaktır.
· Size verilenleri gözünüzde büyütmeyin; başkalarını da kıskanmayın. Başkalarını kıskanan kişi, asla manevi huzur bulamaz.
· Kızgınlığa sarılmak, başka birine atmak üzere akkor halindeki kömürü avuçlamaya benzer; yanan kişi siz olursunuz.
· Bize düşüncelerimiz şekil verir; düşündüğümüz şey oluruz. Zihin kötülüklerden arındığında, neşe, asla terk etmeyecek bir gölge gibi onu takip eder.
· Gücenme duygusu zihinde canlı tutulduğu sürece kızgınlık asla yok olmayacaktır. Gücenme duygusu unutulduğunda kızgınlık anında yok olacaktır.
· Samimiyetsiz ve kötü kalpli bir arkadaş, vahşi bir hayvandan daha korkutucudur; vahşi bir hayvan, bedeninizi yaralayabilir; ama kötü kalpli bir arkadaş zihninizi yaralar.
· Her şey değişebilir; her şey ortaya çıkar ve yok olur; insan, yaşam ve ölüm acısını tadana kadar gerçek mutluluğu ve huzuru bulamaz.

Buda (MÖ 563?-483?)

Hintli filozof ve Budizmin kurucusu. Hindistan’ın Kapilavastu kentinde doğmuştur. Bu kent, günümüzde Nepal’in içinde yer alır. Sakya savaşçı kastının liderinin oğlu olan Buda, o dönemde Siddharta adıyla anılmaktaydı. Daha sonra, Sakyamuni (Sakyaların Bilgesi) adıyla da anılmaya başlamıştır. Gautama Buda adı, aile adı Gautama ile Buda lakabının birleşmesinden oluşur ve “Aydınlanmış Kişi” anlamına gelir.

Buda’nın yaşamı hakkında günümüze kadar gelen bilgilerin tamamı, ölümünden çok sonra, nesnel tarihçilerden ziyade idealist halefleri tarafından yazılmıştır. Sonuç itibariyle, gerçekleri, içine gömüldükleri mit ve efsane yığınından ayırt etmek zordur. Mevcut kanıtlar, Buda’nın gençliğinden itibaren meditasyon ve derin düşünce konularına ilgi gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, onun bir din filozofu değil, bir savaşçı ve komutan olmasını isteyen babasını hoşnut etmemiştir. Babasının isteklerine boyun eğmek zorunda kalan Buda, genç yaşta evlenmiş ve sarayın dünyevi yaşamına katılmıştır. Buda, tasasız ve zevke düşkün bir konumda olmayı can sıkıcı bulmuş; bir süre sonra evini terk etmiş ve aydınlanma arayışıyla yollara düşmüştür. Rivayete göre, 533 yılında bir gün, yaşlı bir adam, hasta bir adam ve bir ceset ile karşılaşmış; o anda, kalbinin derinliklerinde, insanoğlunun ortak kaderinin acı çekmek olduğunu fark etmiştir. Daha sonra, serinkanlı ve dingin görünümlü bir dilenci keşişle karşılaşmış ve böylece tüm yaşam şeklini değiştirerek, doğru olanı bulmak adına ailesini, servetini ve gücünü ebediyen terk etme kararı almıştır. Bu karar, Budizmde Büyük Feragat olarak bilinir ve Budistler tarafından tarihsel bir dönüm noktası olarak kutlanır. Rivayete göre, Gautama, o zamanlar 29 yaşındadır.

Buda, Kuzey Hindistan’da bir dilenci olarak dolaşırken önce Hinduizmi araştırmıştır. Bazı ünlü Brahma hocalarından ders almış; ama Hint kast sistemini itici, Hintlilerin dünya nimetlerinden uzak durmalarını ise anlamsız bulmuştur. Araştırmasına devam etmiş; önce beş mürit edinmiş, sonra da bunları kaybetmiştir. Yaklaşık 528 yılında, Gaya yakınlarında bir ağacın altında, günümüzde Bihar eyaleti içinde Buddh Gaya olarak anılan yerde otururken, acı çekmekten kurtulmanın nasıl olacağını gösteren Büyük Aydınlanmaya erişmiştir. Kısa bir süre sonra, Benares yakınlarındaki (bugün Varanasi olarak anılır) Deer Park’ta ilk vaazını vermiştir. Metni halen korunan bu vaaz, Budizmin özünü anlatır. Pek çok kişi, bunu, ahlaki yüceliği ve tarihsel önemi açısından Hz. İsa’nın Dağda verdiği vaazla karşılaştırılmaya değer bulur.

Beş mürit, Benares’te yeniden Buda’ya katılmış ve Buda, müritleriyle birlikte, Ganj Nehri’nin bulunduğu vadi boyunca gezerek, öğretilerini aktarmış, mürit toplamış ve kastına bakmaksızın herkesi kabul eden keşiş toplulukları kurmuştur. Kısa bir süre için memleketine geri dönerek babasının, karısının ve diğer aile bireylerinin kendi inanç sistemine bağlanmalarını sağlamıştır. Buda, 45 yıl misyonerlik yaptıktan sonra Nepal’de Kusinagara’da öldü. Ölüm sebebi, mikroplu domuz eti yemesidir. Öldüğünde yaklaşık 80 yaşındaydı.

Buda, büyük bir insan olup asil karakteri, güçlü vizyonu, sonsuz merhameti ve derin düşünce biçimi ile tanınır. Yalnızca yeni bir din kurmakla kalmamış; aynı zamanda Hintlilerin hedonizm anlayışına, dünya nimetlerinden uzak durmalarına, aşırı ispritizma felsefelerine ve kast sistemlerine karşı sürdürdüğü mücadele, Hinduizmin kendisini derinden etkilemiştir. Buda’nın metafiziksel tahmin yürütmeyi reddetmesi ve mantıksal düşünce biçimi, Doğu düşüncesinde o zamana kadar eksik olan önemli bir bilimsel anlayışın doğmasını sağlamıştır. Buda’nın öğretileri, yaklaşık 2500 yıldır milyonlarca insanın yaşamını etkilemiştir.

No comments: