Monday, July 10, 2006

20 LI YAŞLAR

20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın sınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden.. Sıkı dostları ve düşmanları oluyor insanın.Onları ölesiye seviyor ya da ölesiye nefret ediyor onlardan.

30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor.İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dost işi hançer darbeleriyle; ve en kötü zannettiği, şefkatle imdadına yetişiveriyor.', 'Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında insan, iyiyi kötüden ayıran hudut çizgilerini birbirine karıştırıyor. İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu.. Anlıyor ki, iyi insan/kötü insan yok; insanın içinde iyilik ve kötülük var... Kötüyle iyi panzehiri değil birbirinin; kan kardeşi. İyilerle kötülerçekiştirmiyor ipi.. İyilik ve kötülükten örülmüş ibrişimin kendisi.

Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete dönüşmesine; acı girdaplarının içinde hazzın raksetmesine.. Tevazuuyla gurur, haysiyetsizlikle onur el ele yürüyor. İnsan, şuuraltındaki isyankarla sahtekarı, günahkarla tövbekarı bir arada fark ediyor: Benim, hükmeden ve boyun eğen; zulmeden ve acı çeken. Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim.. Minneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete bulayan benim. Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim.. Hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil..Ben, hem örs hem çekicim.

İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı.. Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar da kanlı iç savaşlarına borçlu, ilerlemesini...

O zaman , iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp-başta kendin olmak üzere- insanların içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun; kıymet bilmeyi ve -yine başta kendin olmak üzere- herkesi hoş görmeyi öğreniyorsun..

Tükendikçe pahalanıyor zaman; günler azaldıkça uzuyor. Saçların gibi,seyreldikçe değerleniyor dostların.. Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor insanlar;sevapları ve zaferleri kadar... Önemli değil kaç kez yenildiğin, önemli olan; kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin... Bu paramparça ruhlardan, çelişik duygulardan, çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya....

Ki olgunluk diyorlar adına.....

Can DÜNDAR (Nereye adlı kitabından)

No comments: