Thursday, October 19, 2006

ÖZGÜRLÜK KAÇIYOR...


Buralarda oksijen kalmamış gibi... Alıp başımı gitsem nefes alacağım sanki. Çok sık düşünür oldum, tebdili mekanın getireceği ferahlığı. Şöyle pılımı pırtımı toplayıp yükte hafif-pahada da hafif cinsinden olanları, gitmeliyim.

Geride küçük bir not, “Hey özgürlük, ben geliyorum” diyen.  Nedendir bu özgürlüğü başka yerlerde arayış bilmiyorum.  Sadece arıyorum, milyonlarca insan gibi., 'Aradığımın nasıl bir şey olduğunu tarif edemiyorum.  Hani tutuklu-prangalı falan da değilim ama yine de yeterince özgür olmadığımı hissediyorum.  Kendi mahkumiyet kararlarımızı kendimizin verdiğini, çağın getirdikleri bu deyip,  hayatı gönüllü olarak gözden kaçırdığımızı farkediyorum bazen.

Yağmura esir olup evden çıkmadığımızı, birkaç saat fazla uyuma uğruna arkadaşlarımızla bir yerlerde toplanıp mısır patlatamadığımızı, sabahları onbeş-yirmi dakika daha erken uyanmadığımızdan gün doğumlarını kaçırdığımızı ve gün batımlarının günlük telaşlarımız arasında kaybolduğunu çok iyi biliyorum. Yine de özgürlük istiyorum inadına. Belki de özgürlük lakırdılarını su üstüne çıkarıp, kendimizden kaçıyoruz.  Böylece yapamadıklarımızı gömüyoruz benliğimizden uzak bir yerlere.  Mazeretlere boğuyoruz hayatımızı, gelemedim, geç kaldım, olmadı, başka sefere,  kısmet değilmiş, hay allah, yaaaa....

Böyle tükeniyoruz.  Sonra büyük bir yüzsüzlükle, özgürlük istiyoruz...  Çoktan hapsetmişiz özgürlüklerimizi parmaklıklar ardına. Şimdi özgürlükte özgürlüğünü arıyor.  Şöyle nefes alacağı bir mekan bulsa, tüm insanlardan kaçacak.  Onun için savaşıp, birbirimizi yiyip onu da yok eden bizlerden, bir silkinişte kurtulacak.  Dışarı adım atsam, şöyle bulutlara bir baksam.
Yağmur yağsa kaçmasam, sırılsıklam olmaktan korkmasam.  Ayağıma geçirip botları toz toprak içinde kalsam, yorulsam.  Yaşadığımın farkına varsam aslında ve nefes alsam doyasıya, barışır mıyız?

Özgürlükle...

Özgürlük kalır mı yanı başımızda...
Kendi mekanlarımızda yakalar mıyız huzuru acaba?

No comments: