Monday, October 16, 2006

Evlilik böyle birşey

Çiftlesmenin resmi olanina evlilik deniyor. Havanin isinmasiyla beraber resmi çiftlesme mevsimi de yakinda açiliyor. Hastalikta ve saglikta cilasiyla parlatilan, hattizatinda yalnizca mal-mülk-nesep mevzulariyla ilgili bir akde dayanan kurumlara, yenileri eklenecek. Yeni "yuvalaryapilacak".', '116 parça çatal-biçak-158 parça mutfak takimi, beyaz-kahverengi esya, fiskosmasasi örtüsü, gipürlü perde, kaneviçeden ince belli çay bardagi alti, 160''a190 cm. ikiz yatak, gösterisli ivir zivir deposu büfe, duvardan duvara hali,matruska bebek mantiginda zigon, mikrodalga firin vs sektörleri açilacak.

Bilumum et katmanlarini en mide bulandirici pozisyonlara sokarak teshireden, zevksizlik timsali, alli-pullu-güllü-fiyonklu-kuyruklu abiyekiyafetler, ekmek peynir gibi satilacak. Kuaförler, uyduruktan topuza 10firkete, 15 boncuk ekleyip, baskasinin kafasindan yolunmus saçlari buna konduracak. Sonra da eserine "Gelin Basi" deyip, faturalari üç-dört katsisirecek. Bu arada sülalenin tüm kadinlari bakim-onarim yaptirmis olacak.Masraflar damada giydirilecek.

Salonlar, oteller tutulacak. Bütçeye göre 5 kattan 35 kata tirmanan, içi kek, disi krema sivali pastalar, limonata ya da sinirsiz içki (arti yemek) esliginde ikram edilecek. Ya Delta marka plastik iskemlelere ya da 3 metre kumas giydirilip, anlamsiz bir fiyonkla kamufle edilen sandalyelere oturulacak. AB grubunun, "lütfen çocuksuz geliniz" dügünlerinde havai fisek, CD grubunun, "lütfen çocuklari pistten çekiniz" dügünlerinde silah ya da tüfek atilacak.

AB Grubu gelinler, ünlü terzilere, ipekten, taftadan yapilma, boncuklari elde islenmis, memeleri alttan ve yandan sikistirip üstten firlatacakmis izlenimi veren gelinlikler diktirecek. CD Grubu, mahallenin terzisinden"kismette bol dantelli ne varsa" onu kiralayacak. Yalnizca, kendi bedeninegöre küçültme sansi olacak.

Nikah yapanlar seker tartismasina tutusacak. Lavanta kesesi mi, kurutulmus çiçek mi, çikolata mi, verilecegi konusunda büyük kavgalar yasanacak. Her tür sekerde fiyonk unsuru eksik olmayacak. Davetiyenin içine yazilacak "aman gelin, eksik olmayin" satirlarinda hangi yaratici metnin kullanilacagi, bunu kimin yazacagi bulunacak. Ailedeki yetenekli muharrirler göreve çagirilacak.

Fotografçi ayarlanacak. Sahne makyajlarinin yapilip, kokos kiyafetleringiyilmesinin ardindan birinci derece akrabalar gelin ve damatla birlikte pozverecek. Bu pozda "yaaa anne, ben de ben de" diyen birkaç lüzumsuz çocuk aglamaktan sismis gözleriyle yer alacak. Sira gelin damat pozlarina geldiginde gerginlik artacak. Esas oglan ve esas kiz stresten negatif enerjiyle dolmus bedenlerini, fotografçinin "söyle bakin, burda durun" direktifleriyle sekilden sekile sokacak. Yüzlerine sahte gülücükler takinip kah birbirlerini kucaklayacaklar, kah biri sandalyede beriki tepeden bakar halde pozlar verecekler. Bu pozlardan biri bedavadan büyük basilacak ki ayak alissin.

Sülaledeki en lüks araba bulunacak. Arabanin önüne kizil yada sari kivircik saçli, arkaya yattiginda gözleri açilip kapanan ve viyaklayan bir oyuncak bebek yerlestirilecek. O olmazsa kör gözüne parmak seklinde devasa bir çelenk arabanin bir tarafina tutturulacak. Araba hediye paketi gibi sarmalanip, muhtelif yerlerine fiyonklar atilacak (evlilik olayindaki her aksiyonda mutlaka bir fiyonk oldugu dikkatinizden kaçmamistir). Çiçekçiden harfler alinacak. Arabanin arkasina "Mutluyuz... Çok mutluluyuz... Ultra mutluyuz... Öz hakiki mutluyuz... Evleniyoruz mutluyuz... A & C, M & S vb".türünden yazilar yapistirilacak.

Birinci ve ikinci derece akrabalarla onlarin, 7-8 yaslarindaki simarik çocuklarinin, "Gelin arabasina kim binecek" tartismasi gelin ve damadi canindan bezdirecek. Gelinin saç dipleri sinirden terleyecek ve kafasi yapis yapis olacak.

Birkaç tane 20 milyonluk banknot, 1 milyonluk banknotlar halinde bozdurulacak. Mektup zarflarinin içine konulacak. Bu zarflar nikah dairesinden çikista arabanin önüne atlayip, camlara ve lambalara yapisan Garfield çocuklarin üzerine atilacak. Zarfi kapigi halde yapismaktan vazgeçmeyen üç-bes çocuk ibret-i alem olarak hafiften hirpalanacak. Böylece çocuklardan kurtulup yolda ilerlemek mümkün olacak.

Nikaha (dügüne) mutlaka konvoy halde gidilecek, konvoy halde çikilacak. Sanki memleketteki herkes bu vatandaslarin gerdek öncesi toplu tepinme merasimi konusunda merak içindeymis gibi arabalarin kornalarina köküne kadar basilarak gürültü yapilacak. Konvoydaki arabalarin sol dikiz aynasina "temsili gelinlik" olan beyaz havlular dügümlenecek. Kizimizin kimselere elletmedigi, pür-i pak oldugu dikiz aynalarina sokusturulan havlularla da cümle aleme gösterilecek.

Simdiki çocuklar çok sanssiz. Biz, nisanli abilerin, ablalarin kuyruguna "namus bekçisi" göreviyle takilan bir irkin ahvadiyiz. Yeni yetmeler, internette sörf yapmayi bu ulvi göreve tercih ediyorlar. Kuyruk mevzu sona ermis gibi görünse de, evlilik sektörünün en kahredici ritüelleri, en geliskin beyinlerde bile soru isareti yaratmadan devam ediyor.

Bildiginiz üzere damatliklar siyah ya da lacivert, gelinlikler "yalnizca" beyaz oluyor. Beyaz renk, kadinlarin kocalarina giderken "birinci el, sifir kilometre olduklarini" belgeliyor. Buna karsilik erkeklerin neden "siyah" giydigini bilemiyorum. Bildiginiz üzere siyah renk "kir örtücü" bir özellige sahiptir. Yani herhangi bir kumasin üzerine yagi, çamuru, kani, boyayi dökün. Bu kumasi siyaha boyadiginiz anda lekelerin yok oldugunu ya da çok dikkatli bakilmadikça fark edilmediklerini görürsünüz. Kadina beyaz, erkege siyah giydiren zihniyet, kadina bir rengi daha reva görür: Kirmizi!

Iste gene fiyonk bölümüne geldik. Bu fiyonk kirmizi kurdele ile atiliyor. Bir kurdelenin alabilecegi en antipatik renktir kirmizi... Daha çok ilkögretim çaginda idrak ettigimiz bir aksesuvardir. Çocuklarin iki örgülerine ya da "bu salak degil, okumayi söktü" diyerek önlüklerine takilir. Kiz çocuklari kirmizi kurdele kabusundan evlenirken bile kurtulamazlar. Kurdele, toplumun onlardan bekledigi sorumluluklarin sembolü gibidir...

Gelinlerin beline de takarlar onu. Hem de kim takar? Ailenin en büyük erkek kardesi. Erkek kardes yoksa amcaoglu, o yoksa teyze oglu, o yoksa hala oglu, o yoksa aileden herhangi bir oglan. Kirmizi kurdelenin anlami "gerdek sonrasi ortaya çikacak yatak manzarasini göremeyeceginiz için, bu manzaranin temsili resmiyle idare edin" demektir. Nikahtan ya da dügünden birkaç gün önce kizin annesi tarafindan alinir, itinayla çekmecede saklanir. Nikah yada dügün günü ortaya çikarilir ve kasla göz arasinda kizcagizin beline dolanir.

Nikahin ya da dügünün en karli ve faydali ani sonudur. Es, dost, akraba, "çorbada bizim de tuzumuz olsun" diyerekten yakinliklari oraninda altin, para takarlar. Takma olayi mutlaka gerçeklesecektir. Ancak çogu zaman kiralik olan gelinligin delik desik olmamasi gerekir. Bu nedenle, gelinlerin, gelinlik kumasindan heybeleri ve toplu igneleri olur. Takacaklar siraya girerler. Birinci derece akrabalar 22 ayar burma bilezik, besi bir yerde, Trabzon hasiri, Sibel Can kolyesi; iki buçuk metre altin zincir, ikinci derece akrabalar 14-18 ayar bilezik, küpe, yarim ve tam lira; digerleri çeyrek, 14 ayar yüzük, ince bileklik vs. takarlar.

Bu arada elinde fotograf makinesi olan dügün ya da nikah salonuyla anlasmali bir kisi, gerekli gereksiz ne kadar adam varsa punduna getirip fotografini çeker. Fiyonklari en büyük, elbiselerinden fiskiran yag orani en fazla ve saçini topuz yaptirip, topuzun her tarafindan lüleler sarkittiran akrabalar, kocalarini da yanlarina çekip her pozun içine girerler.

Gelinin bazi arkadaslari hasetlerinden (ya da ender olarak olayin heyecanindan) aglarlar. Gelinin firlatacagi çiçegin menzilinde yer alirlar ki, çevredekiler "aaaa tesadüfe bak, çiçek ona geldi, demek ki bundan sonra onun nikahina gelecegiz" diye düsünsünler.

Içi hasilat dolu heybenin kimde kalacagi ise her zaman tartisma konusudur. Bu tartismanin galibi çogunlukla gelin olur ve heybe gelinin kizkardeslerinde ya da annesinde garantiye alinir. Hasilatin ne sekilde degerlendirilmesi gerektigi konusunda daha nikah bitmeden akillar fikirler verilir.

Iki insanin birlikte yaslanma kararinin bu kadar abartilmasi, bunun toplu eziyete dönüstürülmesi ve bu eziyete gönüllü olarak katlanilmasi paradoksunda son sözüm su:

Birakiniz çiftlessinler, birakiniz neyi nasil yapacaklarina onlar karar versinler.

Abartmayiniz, rahat birakiniz...

No comments: