Thursday, June 22, 2006

Gün geçtikçe daha fazla kapanır olduk içimize...



Gün geçtikçe daha fazla kapanır olduk içimize...

Etrafımıza kalın duvarlı kaleler kuruyoruz. O kalelerin içinde başımızı dışarı bile çıkarmadan yaşayıp gidiyoruz. Dostlarımız, arkadaşlarımız artıyor. Onlar arttıkça biz kalelerimizin duvarlarını daha da sağlamlaştırıyoruz. Açılacak en küçük bir gediğe, o gedikten içeri girecek bir tek kişiye tahammülümüz yok çünkü. Nasıl da saklıyoruz kendimizi... ', 'Görünüşte mutluyuz. Eşimiz, sevgilimiz, arkadaşlarımız, ailemiz var. Haydi itiraf edelim kendimize. Ne paylaşıyoruz onlarla? Yüzeysel sohbetler, sahte gülüşler ve birkaç dakikalık sevinçler dışında? Kendimizi birine açarsak bütün benliğimizi yitirecekmişiz gibi hissediyoruz. Yanılıp şaşıp pişmanlığını yaşıyoruz. Sonra hiçbir şeyin yolunda gitmediğini fark ediyoruz. Aşklarımızı bitiyor, evliliklerimiz sona eriyor. İş hayatımız, aile yaşantımız sorunlar yumağı haline geliyor. Ancak, işin içinden çıkamaz hal geldiğimizde birine ihtiyaç duyuyoruz. Zamanında uzatılan her eli geri çevirdiğimizden bu kez etrafımızda kimseyi göremiyoruz. Gördüklerimizse açık ama giren yok artık. Yalnızlık çöküyor üstümüze. Taşıyamaz hale geliyoruz. Kendi elimizle kurduğumuz gurbette sürgün hayatı yaşamaya başlıyoruz.

Nerede hata yaptığımızı düşünüp duruyoruz günlerce, gecelerce...

Oysa bu sorunun yanıtı o kadar basit ki... Bir arkadaşımız suratımızı asık görüp "Neyin var bugün" diye sorduğunda, ona "Bir şeyim yok yalnız bırak beni" diye terslediğimiz an yaptık hatayı...

Eşimiz ya da sevgilimiz, "İyi misin" sorusunu yönelttiğinde sert bir şekilde "İyiyim görmüyor musun?" diye yanıtladığımız an yaptık hatayı...

Onlara bir çiçeği, bir öpücüğü bir gülümsemeyi çok gördüğümüz an yaptık hatayı...

Üstümüze titreyen annemizi "Yeter artık ben çocuk değilim, kendi başımın çaresine bakabilirim" deyip üzdüğümüz az yaptık hatayı...

Mahkum etmeyin kendinizi yalnızlığa, o en ağır yükü taşımayın. Size el uzatana siz de uzatın elinizi korkmayın... Paylaşın, paylaşmanın verdiği o müthiş coşkuyu duyumsayın içinizde. Aşkta cömert olun, saklamayın duygularınızı. Eğer bir kale kuracaksanız bunu yalnızlığa karşı kurun.

YALNIZLIK AŞAMASIN O KALENİN DUVARLARINI...

No comments: